Athenası, Orion’u, Apellon’u, antik tiyatroları, kaya mezarları, Akdeniz ile Ege kıyılarının birleştiği turkuaz koyları ve pekçok tarihi ve turistik eseri bağrında yaşatan, ülkemizin önemli turizm merkezlerinden biri olan Fethiye’nin gezilecek yerlerinden bazılarını sizler için derledik…
FETHİYE’NİN ADI NEREDEN GELİYOR?
Fethiye’nin eskiçağ tarihi MÖ.3000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Fethiye yöresinde Kallipolis, Araksa, Arsada, Daidala, Kadyanda, Karmylessos, Xanthos, Letoon, Lidai, Patara, Pınara, Sidyma,ve Telandros isimli antik kentler kurulmuştur. Bugünkü Fethiye’nin merkezindeki Telmessos; Efsaneye göre güneş tanrısı Apollon, Finike kralı Agenor’un küçük kızına aşık olur. Apollon utangaç kıza yaklaşabilmek için köpek kılığına girer. Çünkü bir tanrı olarak, bu ölümlü kıza hislerini açamaz ve onun yanında olmak için sadık köpeği gibi görünür. Zamanla kızın sevgisini kazanan Apollon genç bir delikanlıya dönüşür ve kızla evlenir. Doğan oğullarının adı ise Telmessos olur. İşte o Telmessos bugünkü Fethiye’nin ilk adıdır. M.S.VIII. yüzyılda Bizans İmparatoru II.Anastasius’un onuruna kentin ismi “Anastasiupolis” olarak değiştirilmiş XX.yüzyılın başlarındaki Rum nüfusun yoğunluğu sırasında “Makri” olarak anılırken, ilk Osmanlı pilotlarından Fethi Bey’in burada düşerek ölmesi (1913) nedeniyle kente 1934’de fethi bey anısına Fethiye ismi verilmiştir. Şimdi Fethiye’nin gezilecek yerlerinden bazılarını daha yakından tanıyalım…
FETHİYE’NİN GEZİLECEK YERLERİ
ÖLÜDENİZ
Dünya turizminin gözdesi Ölüdeniz Kumburnu Milli Parkı ve Belceğiz Plajı, Fethiye ilçe merkezine 15 kilometre uzaklıkta ve zengin florası, yamaç paraşütü için elverişli konumu ile bir “dünya mirası” olmayı hak eden Babadağı’nın eteklerinde yer alıyor. Ölüdeniz, aynı zamanda Türkiye ve Avrupa’nın en popüler tatil beldelerinden biri olan Blue Lagoon (Mavi Lagün) olarak da bilinir. Ölüdeniz muhteşem suları ve plajıyla dünyanın en iyi 5 plajı arasında yer almaktadır. 2006 yılında dünyanın en güzel sahili olarak seçilmiştir. Ölüdenizin suyu sürekli olarak kendisi yenilemektedir. Bunun nedeni beslendiği kaynak sularındaki değişen tuz oranı nedeniyle denizin dibinden sürekli bir su değişimi olmasıdır. Deniz sporlarının yanı sıra, dağcılık, rafting ve yamaç paraşütü aktiviteleri oldukça gelişmiştir. Özellikle yamaç paraşütü için Türkiye’de bulunan en nitelikli yer olan Babadağ bu bölgede bulunur. Burada 2000 metre yükseklikten yamaç paraşütü etkinlikleri düzenlenmektedir. Ayrıca Kıdrak Milli Parkı da bu bölgede bulunur. Rafting ise Dalaman Çayı üzerinde yapılmaktadır.
KELEBEKLER VADİSİ
Fethiye çevresinin en çarpıcı yerlerinden birisi Kelebekler Vadisi’dir. 1995 yılında 1. derece doğal SİT ilan edilen ve her türlü yapılaşmaya kapatılan Kelebekler Vadisi’ne gitmek için önce Ölüdeniz’e gitmeniz gerekiyor. Oradan kiralayacağınız veya dolmuş usulü gidiş-dönüş bineceğiniz bir tekneyle vadinin kumsalına ineceksiniz. Koy, Ködürümsü Limanı olarak da bilinir. Tekne yolculuğu yarım saat sürüyor. Yolda dileyenler mavi mağaraya da uğrayabilirler. Kayalık ve çamlık vadide milyarlarca kelebeğin kayaları, ağaçların gövdelerini ve yapraklarını, kısacası her yeri bir şal gibi örttüğünü görmek çok şaşırtıcı bir etki yaratıyor. Kelebekler Vadisi, dünya mirası olarak korunması önerilmiş 100 dağdan birisi olan Babadağ’ın eteklerinde bulunuyor. Adının Kelebekler Vadisi olma sebebi ise barındırdığı 80’den fazla kelebek türü ve özellikle de “kaplan kelebeği”.
ÇALIŞ PLAJI
Fethiye merkeze 5 dakikalık sürüş mesafesinde bulunan Çalış Plajı, bölgenin Ölüdeniz’den sonraki en önemli sahil şerididir. 3 kilometrelik kumsala sahip olan Çalış plajı esintisi sayesinde bir çok su sporları tutkunları için ideal bir tatil noktasıdır. Gün batımını en iyi şekilde seyrebileceğiniz yerlerden biri olan Çalış Plajı boyunca restoran ve kafeler mevcuttur. Bölgedeki en ilginç olay Carretta Carretta kaplumbağalarını yumurtlarken görmek ve yavrularının deniz gidişini izlemektir. Kaplumbağalar, yumurtalarını bırakmak için her yıl sahile gelirler ve doğru zamanda denk gelirseniz bu yumurtalardan çıkan yavru kaplumbağaları görebilirsiniz.
HİSARÖNÜ
Fethiye’nin bir diğer önemli tatil merkezi Hisarönü’dür. Oteller, pansiyonlar, restoranlar, barlar ve renkli gece hayatı ile çokça tercih edilen bir yerdir. Fethiye’nin bar ve gece kulüplerinin çoğu buradadır. Hisarönü, Babadağ, Kayaköy ve Fethiye’nin buluştuğu bir noktadadır. Her köşesi çam ağaçlarıyla kaplıdır. Ölüdeniz ve Fethiye’den daha yüksek bir seviyede olduğu için burada hava çok daha serindir.
Fethiye’nin önemli uğrak yerleşim yerlerinin başında yer alan Kayaköy yaklaşık 5 bin yıllık bir tarihe sahiptir. Kayaköy Rumca Levissi yani “Hayalet Köy” olarak da anılır. Türkiye’nin en güzel köylerinden biri olan Kayaköy’de ayrıca her biri 50 metrekare büyüklüğünde genellikle alt katları kiler olarak kullanılan, girişte çatıdaki yağmur sularının toplandığı zemin altı sarnıçlarına sahip ikişer katlı 350-400 arasında konut var. Bu evlerin arasına serpiştirilmiş çok sayıda şapel, iki büyük kilise, bir okul binası ve bir gümrük binası da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Buradaki evler, arazinin eğimine uygun olarak, ışık ve manzara açısından birbirlerinin önünü kapatmayacak şekilde inşa edildiğinden dolayı harika panoramik fotoğraflar çekilmesine imkan sağlıyor.
SAKLIKENT KANYONU
Antalya – Muğla il sınırını teşkil eden bölgede bir keçi çobanı tarafından tesadüfen bulunmuş yaklaşık olarak 18 kilometre uzunluğa ve 600 metre yüksekliğe sahip Saklıkent Kanyonu bir doğa harikasıdır. Saklıkent’e Fethiye-Antalya karayolundan Kemer ilçesi yönünde ayrılarak ulaşılıyor. Sapaktan 13 kilometre sonra Tlos’a, 21 kilometre sonra da Saklıkent’e ulaşılıyor. Kanyonun binlerce yıl evvel jeolojik çatlama ile oluştuğu tahmin edilmektedir. Bazı noktalarda kaya aralığı 2 metreye kadar daraldığından buralardan gökyüzünü görmek neredeyse imkansızdır. Saklıkent Kanyonu’nda keşfedilen 16 adet mağara var. Bu mağaralarda 3000 yıl öncesine kadar insanların yaşadığına dair bulgular edinilmiş. Mağaralara ulaşmak pek kolay değil. Ancak dağların tepesinden aşağı doğru inildiğinde ulaşılabiliyor.
TÜRKİYE’DEN 5 GÜZEL MAVİ YOLCULUK ROTASI
TLOS ANTİK KENTİ
Tlos, Likya bölgesinin Dalyan’da bulunan Kaunos Antik Kenti gibi en eski kentlerinden biri olduğu ve tarihinin de M.Ö.2000’li yıllara dayandığı bilinmektedir. MÖ 14. yüzyıl Hitit belgelerinde Dlawa, Likya yazıtlarında ise Tlawa olarak kayda geçen antik kentin girişindeki akropol en etkileyici yerlerindendir. Yaklaşık 500 metre yüksekliğindeki dik yamaçları ile doğal açıdan korunaklı akropol tepesinin çevresi, yer yer sur duvarları ile tahkim edilmiştir. Tlos kalesine çıkarken yamaçtaki kayalara oyulmuş tapınak mezarlar dikkat çeker. Bu mezarların en görkemlisi kanatlı at Pegasus’un, üç başlı canavar Chimera ile savaşırken resmedildiği Bellerephontes’e ait mezar anıtıdır. Akropolün eteğinde stadyum, hamam, tiyatro ve kilise kalıntıları yer alır. Kalenin altındaki düzlükte dokuz metre genişliğinde Lykia (Likya) duvar kalıntıları bulunmaktadır. Altı kemerli kapısı ayakta olan kent agorasının güneyinde Roma Dönemi surları görülmektedir. Tlos’un ayakta olan önemli yapısı tiyatrosudur. Hristiyanlık tarihi açısından da önemli bir merkez olan Tlos, Likya’nın en önemli piskoposluk merkezlerinden biridir. Bu dinsel önemi 12. yüzyıla kadar devam etmiştir.
LETOON TAPINAĞI
Letoon, Likya uygarlığının dinsel merkeziydi. Fethiye’ye yaklaşık 50 kilometre mesafede olan Letoon’da Leto, Apollon ve Artemis tapınakları ile birlikte, bir manastır, bir çeşme ve Roma Tiyatrosu kalıntıları bulunmaktadır. Artemis ve Apollo’nun annesi Leto’ya adanmış olan en büyük tapınak, batıda bulunan ve peripteros tarzında yapılmış Leto Tapınağıdır ve 30.25 metre x 15.75 metre büyüklüğündedir. Doğuda yer alan Dor tarzında yapılmış olan Apollo tapınağı, Leto tapınağından daha az korunmuş durumdadır ve 27.90 metre x 15.07 metre boyutları ile daha küçüktür. Her iki tapınağın ortasında yer alan ve en küçük tapınak olan Artemis tapınağı 18.20 metre x 8.70 metre boyutlarındadır. Letoon, Xanthos ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır.
GEMİLE ADASI
Fethiye’nin güneyinde olan ada, Fethiye’ye yaklaşık olarak 9 kilometre uzaklıktadır. Adanın uzunluğu 1 kilometre genişliği 400 metredir. Ortaçağda, Smybola olarak bilinen Ölüdeniz Havzası içinde yer alan Gemile veya Aya Nikola Adası M.S. 5. yüzyıldan itibaren bilhassa dinsel içerikli yerleşimlerin oluşması ile önemli bir konuma gelmiştir. Adanın ismiyle ilgili bazı rivayetler vardır; Adanın en yüksek noktasındaki kilisenin Aziz Nikolas’a ithaf edildiği bilinmektedir. Ancak bu Aziz Nikolas’ın Derme’de doğduğu sanılan ve Noel baba olarak bilinen St. Nikolas olduğu hala kesinlik kazanmamıştır. Önemli bir Nikolas bu adada yaşamıştır ancak kimliği hakkında henüz ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Gemile Adası, Karacaören Adası ve civarında yapılan incelemelerde 11 adet Bazilika tipi kilise yanında birçok şapel, ev, depo, mezar ve sarnıç bulunmuştur. Kiliselerin duvarlarında dini amaçlı fresklerin bulunmuş ancak kiliselerin mozaikle kaplı tabanları tahribe uğramıştır.